Arda
New member
“Dama İngilizcesi Ne? Bir Oyun, Bir Hayat Dersi...”
Selam dostlar,
Bu akşam elimde sıcak çayım, fonda yağmurun sesi, içimdeyse garip bir düşünceyle karşınızdayım. Hani bazen bir kelimeye takılırsınız ya, kulağınızda dönüp durur; işte ben de öyle bir ana denk geldim. “Dama” kelimesine... Ve sonra düşündüm: “Acaba dama İngilizce’de neydi?”
Basit bir çeviriyle “Checkers” diyebiliriz, belki “Draughts” diye de geçer bazı yerlerde. Ama benim kafamdaki mesele sadece dilsel bir karşılık değildi. Çünkü bazen kelimeler, oyunlar ve hatta diller, bize kendimizi anlatır.
O yüzden bugün sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum: bir kadının duygularla oynadığı, bir erkeğin stratejiyle düşündüğü ama sonunda ikisinin de aynı tahtada, aynı karelerde buluştuğu bir hikâye...
---
“Tahta Üzerinde Hayat”
Bir sonbahar akşamıydı. Üniversitenin eski kütüphanesinde, hafif loş ışıkların altında iki kişi oturuyordu. Biri Elif, diğeri Arda.
Elif, psikoloji bölümünden son sınıf öğrencisiydi; insanları çözmeye, duyguların derinliğine inmeye meraklıydı. Arda ise mühendislik öğrencisiydi; plan yapmayı, strateji kurmayı, her hamlenin sonucunu hesaplamayı severdi.
O akşam ellerinde kahve, aralarında eski bir dama tahtası vardı.
“Biliyor musun,” dedi Elif, “dama aslında hayata benziyor. Her taş bir duygu, her hamle bir karar.”
Arda gülümsedi, taşları dizmeye başladı. “Belki senin için öyledir ama bana göre sadece strateji. Duygu karıştırırsan kaybedersin.”
Elif sustu, bir süre taşlara baktı. Sonra içten bir sesle, “Bazen kaybetmek de kazanmaktır Arda,” dedi.
---
“Bir Kadının Hamlesi”
İlk hamleyi Elif yaptı. Sessizdi ama kararlı. Arda onun yüzüne baktı, gözlerinde bir anlam aradı.
Elif için bu oyun, kazanmakla ilgili değildi. O, Arda’nın kalbini okumak, düşüncelerini çözmek istiyordu.
“Sen her zaman plan yapıyorsun,” dedi Elif. “Ama ya planın dışına çıkan bir taş olursa?”
Arda, “O zaman yeniden hesaplarım,” dedi. “Duygularla değil, akılla.”
Elif gülümsedi. “İşte o yüzden bazen kaybediyorsun.”
O anda taşlardan biri, sanki tahtadan değil, kalplerinden düşmüş gibiydi.
---
“Bir Erkeğin Hamlesi”
Arda her zamanki gibi soğukkanlıydı. Hamlelerini düşünürken, Elif’in yüzüne kısa bakışlar atıyordu. Onun gülümseyişinde bir meydan okuma, sessizliğinde bir çağrı vardı.
Bir süre sonra, Arda öne geçti. Birkaç taşını aldı Elif’in. Gururlu bir ses tonuyla, “Bak, strateji işe yarıyor,” dedi.
Elif sessizdi, sadece başını eğdi. Ama Arda fark etmedi; o an kadının kaybetmiş gibi görünen bakışlarında, bambaşka bir zafer gizliydi.
---
“Kalp ve Akıl Arasında”
Oyun ilerledikçe, tahtadaki sessizlik büyüdü.
Elif bir hamle yaptı — beklenmedik, plansız, neredeyse delice bir hamle. Arda şaşırdı. “Bu mantıksız,” dedi.
Elif ise sadece “Belki de mantık fazla abartılıyor,” diye fısıldadı.
O an Arda’nın zihninde bir şey kırıldı.
Belki ilk kez, her şeyin formüllerle çözülemeyeceğini fark etti. Hayatta da insanlar bazen en yanlış görünen adımlarla doğru yere varıyordu.
---
“Oyun Bittiğinde”
Oyun bittiğinde kim kazandı, kim kaybetti bilmiyorum. Belki Elif, belki Arda.
Ama bildiğim bir şey var: o akşam iki insanın arasında görünmeyen bir köprü kuruldu.
Elif duygularıyla kazandı, Arda aklıyla kaybetti ama kalbiyle büyüdü.
Elif gülerek kalktı, “Dama İngilizce’de checkers’tı değil mi?” dedi.
Arda, “Evet ama bence senin oynadığın oyunun adı başka,” dedi. “Senin daman duygularla dolu.”
Elif gülümsedi, kapıya doğru yürürken bir cümle bıraktı geriye:
“Belki de her dilde aynı anlama gelir Arda. Her oyun bir kalp sınavıdır.”
---
“Checkers mı, Dama mı? Yoksa Hayat mı?”
O günden sonra Arda, her stratejisini bir parça empatiyle harmanladı.
Elif ise artık her duygusunu biraz mantıkla tartmayı öğrendi.
Çünkü bazen hayat, sadece bir oyundur. Ama o oyunda kazanan, karşındakini anlamayı başarabilendir.
“Dama İngilizcesi ne?” diye başladığım soru, beni bambaşka bir yere götürdü.
Artık biliyorum ki, kelimelerin çevrisi kolay ama kalplerin dili evrensel.
---
“Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?”
Hiç böyle bir oyunda, bir insanda, bir an’da kaybettiğinizi ama aslında kazandığınızı hissettiniz mi?
Bir hamleyle hayatınız değişti mi?
Belki bir “checkers” oyunu değil ama kendi dama tahtanızda, duygularınızla aklınız arasında sıkıştığınız bir an oldu mu?
Yorumlarınızı okumayı çok isterim.
Belki hep birlikte anlarız:
Bazı oyunlar, aslında hiç bitmez.
Çünkü her biri kalbimizde devam eder — ta ki doğru hamleyi yapana kadar.
Selam dostlar,
Bu akşam elimde sıcak çayım, fonda yağmurun sesi, içimdeyse garip bir düşünceyle karşınızdayım. Hani bazen bir kelimeye takılırsınız ya, kulağınızda dönüp durur; işte ben de öyle bir ana denk geldim. “Dama” kelimesine... Ve sonra düşündüm: “Acaba dama İngilizce’de neydi?”
Basit bir çeviriyle “Checkers” diyebiliriz, belki “Draughts” diye de geçer bazı yerlerde. Ama benim kafamdaki mesele sadece dilsel bir karşılık değildi. Çünkü bazen kelimeler, oyunlar ve hatta diller, bize kendimizi anlatır.
O yüzden bugün sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum: bir kadının duygularla oynadığı, bir erkeğin stratejiyle düşündüğü ama sonunda ikisinin de aynı tahtada, aynı karelerde buluştuğu bir hikâye...
---
“Tahta Üzerinde Hayat”
Bir sonbahar akşamıydı. Üniversitenin eski kütüphanesinde, hafif loş ışıkların altında iki kişi oturuyordu. Biri Elif, diğeri Arda.
Elif, psikoloji bölümünden son sınıf öğrencisiydi; insanları çözmeye, duyguların derinliğine inmeye meraklıydı. Arda ise mühendislik öğrencisiydi; plan yapmayı, strateji kurmayı, her hamlenin sonucunu hesaplamayı severdi.
O akşam ellerinde kahve, aralarında eski bir dama tahtası vardı.
“Biliyor musun,” dedi Elif, “dama aslında hayata benziyor. Her taş bir duygu, her hamle bir karar.”
Arda gülümsedi, taşları dizmeye başladı. “Belki senin için öyledir ama bana göre sadece strateji. Duygu karıştırırsan kaybedersin.”
Elif sustu, bir süre taşlara baktı. Sonra içten bir sesle, “Bazen kaybetmek de kazanmaktır Arda,” dedi.
---
“Bir Kadının Hamlesi”
İlk hamleyi Elif yaptı. Sessizdi ama kararlı. Arda onun yüzüne baktı, gözlerinde bir anlam aradı.
Elif için bu oyun, kazanmakla ilgili değildi. O, Arda’nın kalbini okumak, düşüncelerini çözmek istiyordu.
“Sen her zaman plan yapıyorsun,” dedi Elif. “Ama ya planın dışına çıkan bir taş olursa?”
Arda, “O zaman yeniden hesaplarım,” dedi. “Duygularla değil, akılla.”
Elif gülümsedi. “İşte o yüzden bazen kaybediyorsun.”
O anda taşlardan biri, sanki tahtadan değil, kalplerinden düşmüş gibiydi.
---
“Bir Erkeğin Hamlesi”
Arda her zamanki gibi soğukkanlıydı. Hamlelerini düşünürken, Elif’in yüzüne kısa bakışlar atıyordu. Onun gülümseyişinde bir meydan okuma, sessizliğinde bir çağrı vardı.
Bir süre sonra, Arda öne geçti. Birkaç taşını aldı Elif’in. Gururlu bir ses tonuyla, “Bak, strateji işe yarıyor,” dedi.
Elif sessizdi, sadece başını eğdi. Ama Arda fark etmedi; o an kadının kaybetmiş gibi görünen bakışlarında, bambaşka bir zafer gizliydi.
---
“Kalp ve Akıl Arasında”
Oyun ilerledikçe, tahtadaki sessizlik büyüdü.
Elif bir hamle yaptı — beklenmedik, plansız, neredeyse delice bir hamle. Arda şaşırdı. “Bu mantıksız,” dedi.
Elif ise sadece “Belki de mantık fazla abartılıyor,” diye fısıldadı.
O an Arda’nın zihninde bir şey kırıldı.
Belki ilk kez, her şeyin formüllerle çözülemeyeceğini fark etti. Hayatta da insanlar bazen en yanlış görünen adımlarla doğru yere varıyordu.
---
“Oyun Bittiğinde”
Oyun bittiğinde kim kazandı, kim kaybetti bilmiyorum. Belki Elif, belki Arda.
Ama bildiğim bir şey var: o akşam iki insanın arasında görünmeyen bir köprü kuruldu.
Elif duygularıyla kazandı, Arda aklıyla kaybetti ama kalbiyle büyüdü.
Elif gülerek kalktı, “Dama İngilizce’de checkers’tı değil mi?” dedi.
Arda, “Evet ama bence senin oynadığın oyunun adı başka,” dedi. “Senin daman duygularla dolu.”
Elif gülümsedi, kapıya doğru yürürken bir cümle bıraktı geriye:
“Belki de her dilde aynı anlama gelir Arda. Her oyun bir kalp sınavıdır.”
---
“Checkers mı, Dama mı? Yoksa Hayat mı?”
O günden sonra Arda, her stratejisini bir parça empatiyle harmanladı.
Elif ise artık her duygusunu biraz mantıkla tartmayı öğrendi.
Çünkü bazen hayat, sadece bir oyundur. Ama o oyunda kazanan, karşındakini anlamayı başarabilendir.
“Dama İngilizcesi ne?” diye başladığım soru, beni bambaşka bir yere götürdü.
Artık biliyorum ki, kelimelerin çevrisi kolay ama kalplerin dili evrensel.
---
“Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?”
Hiç böyle bir oyunda, bir insanda, bir an’da kaybettiğinizi ama aslında kazandığınızı hissettiniz mi?
Bir hamleyle hayatınız değişti mi?
Belki bir “checkers” oyunu değil ama kendi dama tahtanızda, duygularınızla aklınız arasında sıkıştığınız bir an oldu mu?
Yorumlarınızı okumayı çok isterim.
Belki hep birlikte anlarız:
Bazı oyunlar, aslında hiç bitmez.
Çünkü her biri kalbimizde devam eder — ta ki doğru hamleyi yapana kadar.