Sushinin dışındaki ne ?

Arda

New member
[color=]Sushinin Dışındaki Sır: Bir Masanın Etrafında Anlatılan Hikâye[/color]

Sevgili forumdaşlar, bugün size belki de mutfağın en çok yanlış anlaşılan, en çok tartışılan yiyeceği üzerinden bir hikâye anlatmak istiyorum: sushi. Bir gün arkadaşlarla otururken sofraya sushi geldi. Masada bir sessizlik oldu; çünkü çoğumuz sushiyle bağ kuramamıştık. İşte o anda içimden “Sushinin dışındaki ne?” sorusu geçti. Ama bu sadece yosun muydu, yoksa hayata bakışımızı da saran bir şey miydi?

[color=]İlk Karşılaşma: Masadaki Sessizlik[/color]

O akşam sofrada üç kişi vardık: ben, stratejik bakış açısıyla her şeyin çözümünü matematiksel hesaplara indirgeyen dostum Kerem ve her zaman empatik tavrıyla duygulara dokunan arkadaşım Elif.

Sushi masaya geldiğinde Kerem hemen bir hesap yapar gibi baktı. “Bu yosun, nori diyorlar. Japonya’da denizden toplanıyor, kurutuluyor. Mantık basit. Dışında yosun, içinde pirinç ve balık. Bu kadar.” dedi. Çözüm odaklıydı, netti. Ama onun açıklaması sofradaki tereddütü dağıtmadı.

Elif gülümsedi, çubukları eline aldı. “Biliyor musunuz, bence dışındaki sadece yosun değil. Bir kültür, bir gelenek. Onların çocukluk sofraları, bizim gözümüzde sıradışı ama aslında onlar için evin kokusu.” dedi. Sözleri, yemekle aramızda duygusal bir köprü kurdu. O an düşündüm: Belki de “sushinin dışındaki ne?” sorusunun cevabı, midemizden çok kalbimizle ilgiliydi.

[color=]Bandaj Gibi Saran Yosun[/color]

Benim için o siyah yeşil tabaka, bir bandaj gibi hissettirdi. Ameliyat sonrası bandaj gibi, içinde sakladığı bir şey vardı: kırılganlık. Pirincin dağılmaması için sarılmış, balığın kokusu kaybolmasın diye kapatılmış. Hayatlarımızda da böyle değil mi? Hepimiz bir şeylerin etrafına “dış katmanlar” örüyoruz. Kimi zaman güçlü görünmek için, kimi zaman içimizdekileri korumak için.

Kerem itiraz etti: “Ama mantığa vur, bu sadece lojistik. Yosun olmazsa pirinç dağılır. Bu bir çözüm, romantikleştirmeye gerek yok.”

Elif hemen karşı çıktı: “Ama bak işte tam da bu yüzden özel. Her şeyin bir işlevi var ama anlamı da var. Yosun sadece sarmıyor, aynı zamanda o kültürün ruhunu taşıyor.”

İşte sofranın ortasında yosun tartışması büyüdü.

[color=]Yosunun Kokusu ve İnsan İlişkileri[/color]

Ben elimdeki sushiye baktım. Yosunun kokusu bana denizi hatırlattı. Denizi sevenler için ferah, sevmeyenler için ağır bir koku. İnsan ilişkileri de böyle değil mi? Kimi insanın dış kabuğu bize ağır gelir, uzaklaşırız. Ama biraz tanıyınca içinde saklanan tatlılığı, saflığı fark ederiz.

Elif bunu çok güzel özetledi: “Bazen insanları da sushiye benzetiyorum. Dışında kapalı, sert, biraz yabancı. Ama içine girince pirinç gibi yumuşak, balık gibi besleyici, renkli. Dış kabuğa takılırsak asıl güzelliği kaçırıyoruz.”

Kerem ise gülerek: “Ama yosun olmadan dağılır, işte insan da kuralları olmadan dağılır. Herkesin kendi yosunu var.” dedi. Onun stratejik cümleleri bile aslında duygusal bir yere dokundu.

[color=]Çatal mı, Çubuk mu?[/color]

O akşamın en büyük krizi çatal mı, çubuk mu sorusuydu. Kerem yine mühendis kafasıyla çubukları tutmanın tekniklerini anlattı. “Bakın, parmaklarınızı şu şekilde koyun, açıyı koruyun.” diye gösterdi. Bizimkiler çubuğu düşürmekten başka bir şey yapamadı. Elif ise “Boş verin, çatal da olur. Önemli olan beraber yemek.” dedi.

Ben ikisinin arasında kalmıştım. Kerem’in hesaplı yaklaşımı bana güven veriyordu, Elif’in empatik yaklaşımı ise içimi ısıtıyordu. Belki de sushi masasında asıl öğrendiğim şey buydu: Hayatta da bu iki bakış açısına birlikte ihtiyaç var.

[color=]Sushinin Dışındaki Asıl Şey[/color]

Gece ilerledi. Tabakta birkaç sushi kaldı. Kerem hâlâ işlevsellikten bahsediyordu: “Bak, yosun olmasa bu pirinç topu dağılır.”

Elif ise hâlâ duygulardaydı: “Ama bakın, bu yosun o pirinci koruyor. Tıpkı annenin çocuğunu sarması gibi.”

Ben düşündüm: Belki de sushinin dışındaki şey, sadece yosun değil. Bizi bir arada tutan bağların sembolü. Arkadaşlık, aile, kültür, hatıra... İçimizdekileri dağıtmamak için hepimizin dışına sardığı görünmez yosunlar var.

[color=]Forumdaşlara Sorular[/color]

Sevgili forumdaşlar, size sormak istiyorum:

* Sizce sushinin dışındaki yosun sadece bir mutfak çözümü mü, yoksa hayatın metaforu mu?

* Siz daha çok Kerem gibi işlevsel mi bakarsınız, yoksa Elif gibi duygusal mı?

* Hayatta sizin “yosununuz” ne? İçinizdeki değerleri, kırılganlıkları saran o dış katman?

[color=]Son Söz[/color]

Sushinin dışındaki ne sorusu aslında bana şunu öğretti: Yiyecekler sadece karın doyurmaz, ruhu da doyurur. Bir yosun yaprağı bile, bir masanın etrafında farklı bakış açılarını, duyguları ve anıları ortaya çıkarabilir. Hepimizin etrafında bir yosun var. Kimimiz onu gizleriz, kimimiz gururla gösteririz. Ama asıl mesele, o dış kabuğun içinde neler sakladığımız.

Şimdi sözü size bırakıyorum. Siz hiç sushinin dışındaki yosun gibi hissettiniz mi kendinizi? Ya da bir başkasının yosununu aralayıp içindeki güzellikleri keşfettiğiniz oldu mu? Gelin, bu sofrayı beraber büyütelim.