Duş jeli elle kullanılır mı ?

Arda

New member
Duş Jeli Elle Kullanılır mı? Bir Hikâyenin İçinden Gelen Soru

Selam forumdaşlar,

Bu sabah banyoda yaşadığım minicik bir olay, nedense içimde kocaman bir düşünce fırtınasına dönüştü. Hani bazı sabahlar vardır ya, musluğun sesi bile bir şey anlatır insana… İşte öyle bir andı. Duşun altına girdim, elimde duş jeli, köpürtmek için süngeri aradım ama yoktu. O an içimden, “E peki, elle kullanılır mı bu?” diye geçirdim. Sonra fark ettim ki, mesele aslında sadece duş jeli değilmiş. Bazen hayatta da biz, sünger ararken ellerimizin ne kadar güçlü olduğunu unutuyoruz.

Hikâyemi sizinle paylaşmak istedim; belki siz de kendinizden bir parça bulursunuz.

---

Bir Sabah, İki İnsan, Bir Duş Jeli

Mert ve Elif.

Yedi yıldır evliler. Mert mühendis, Elif psikolojik danışman. Mert için hayat net, adım adım çözülmesi gereken bir denklem gibiydi. Elif içinse hayat; hissedilmesi, dinlenmesi ve yaşanması gereken bir yolculuktu.

O sabah, duşta sünger ortadan kaybolmuştu. Mert kaşlarını çatıp banyodan seslendi:

— Elif! Sünger nerde yine?

Elif kahvesini karıştırırken sakin bir sesle cevap verdi:

— Kaybolmadı Mert, ben atmıştım. Eskimişti.

Mert’in sesi yankılandı:

— Peki duş jelini elle mi kullanacağım şimdi? Bu verimli değil ki, tam köpürmüyor!

Elif gülümsedi. Bu onun sevdiği anlardan biriydi: Mert’in düzenle karşılaştığı en ufak sapmada bile küçük bir kriz yaşaması. Kahvesinden bir yudum alıp kendi kendine mırıldandı:

— Hayat da öyle Mert, bazen köpürmeyen sabun gibi…

---

Stratejik Zihin ve Empatik Kalp

Mert’in zihninde hemen çözüm planı kuruldu.

1. Yeni sünger alınacak.

2. Belki daha kaliteli bir marka.

3. Gerekirse duş jeli markası da değiştirilecek.

Her şeyin bir sistemi, bir akışı olmalıydı.

Elif ise o sırada başka bir şey düşünüyordu.

“Elle yıkamak… dokunmak demek, hissetmek demek. Belki de Mert’in unuttuğu buydu.”

Bir saat sonra Elif banyoya girdiğinde Mert hâlâ internetteydi, “duş jeli elle kullanılır mı” başlıklı yorumları okuyordu. Kimisi “tabii ki olur” diyor, kimisi “sünger şart” diye diretiyordu.

Elif gülümseyerek yanına oturdu.

— Neden bu kadar taktın?

— Çünkü tam performans alamıyorum. Köpük oranı %40 düşüyor gibi.

— Belki de önemli olan köpük oranı değil, hissetme oranıdır, dedi Elif.

O an Mert sustu. Çünkü ilk defa, sabunla ilgili bir cümlenin onu bu kadar düşündüreceğini tahmin etmemişti.

---

Köpüklerin Altındaki Gerçek

Mert ertesi gün yine süngersiz duş aldı.

Başta garipsedi ama sonra fark etti ki, elleriyle duş jeli vücuduna yayarken farklı bir rahatlama hissediyordu. O mekanik düzenin içinde bir şeyler çözülüyordu sanki. Su, parmaklarının arasından süzülüyor, zihnini arındırıyordu.

Elif banyoya girdiğinde Mert aynada kendiyle konuşuyordu:

— Aslında fena da değilmiş böyle.

Elif gülümsedi.

— Görüyorsun, bazen bir şeyi tam anlamak için dokunmak gerekir.

Mert başını eğdi.

— Sanırım senin dediğin gibi… köpük oranı değil, hissetme oranıymış önemli olan.

---

Forumdaşlarla Paylaşmak İstediğim O Duygu

O gün Elif’in hikâyesini dinledim, çünkü o benim arkadaşım. Hikâyeyi dinledikten sonra düşündüm: Biz de bazen “hayatı süngerle yaşamaya” çalışıyoruz. Araya bir şey koyuyoruz; bir alışkanlık, bir kalıp, bir formül… Oysa bazen elle, doğrudan temas etmemiz gerekiyor hayata. O an, ellerimizdeki sabun kokusu bile bir hatırlatma oluyor: basit olanın içinde anlam var.

Bir duş jeli meselesi, bir ilişki aynası haline gelebiliyor.

Erkekler çözüm arıyor, strateji kuruyor; “en iyi nasıl köpürür?”

Kadınlar ise hissetmeye, anlamaya çalışıyor; “bu temas bana ne anlatıyor?”

Ve belki de ikisi birleştiğinde gerçek temizlik başlıyor — biri zihni, diğeri kalbi arıtıyor.

---

Sonra Ne Oldu Biliyor musunuz?

Elif, bir hafta sonra eve yeni bir sünger aldı. Mert teşekkür etti ama fark etti ki artık ellerini kullanmayı tercih ediyor. Çünkü o sabahların sessizliğinde, suyun altındaki o dokunuşta, bir huzur bulmuştu.

Artık onun için duş, bir görev değil; kendine dönmenin küçük bir ritüeliydi.

Elif de her sabah kahvesini yudumlarken Mert’in su sesini dinliyor ve içinden gülümsüyordu.

“Bazen bir sorunun cevabı köpükte değil, kalpte saklı,” diyordu.

---

Forumdaşlar, Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Sizce de bazen “elle kullanmak” sadece bir tercih değil midir?

Hayata, kendine, sevdiğine doğrudan temas etmek gibi…

Belki de hepimizin bir “süngerini” bırakma zamanı gelmiştir.

Kim bilir, belki siz de bir sabah duşta, kendi hayatınızın en güzel farkındalığını yaşarsınız.

Yorumlarınızı bekliyorum dostlar.

Bu hikâyenin köpüğünde belki hepimizin biraz sesi, biraz kalbi vardır.